Yeni eklenen yazıların mailinize gelmesi için mail adresinizi yazmanız yeterli

28 Kasım 2010

Suyun Bilinmeyen Gücü


 Sözün Özü:Su Bilgiyi Alır ve Aldığı Bilgiye Göre Niteliğini Değiştirir. İnsanların Bilinci de Suyu Değiştirir.

Burada bahsettiğim konu Masaru Emoto’nun ‘’Suyun Bilinmeyen Gücü’’ kitabından derlenmiştir. Geniş açıklamaları ve metinde bahsedilen bir çok deneyin resimlerini bu kitapta bulabilirsiniz.Son paragrafta ise kısa bir yorumum yer almaktadır.

Japon araştırmacı Masaru Emoto bir kap içine koyduğu su örneklerini –25 0C donduruyor. -50C deki bir odada mikroskop altında suyun çözülmesini gözlemliyor. Çözülmeye başlayan su -50C ye geldiğinde , donmuş suyun yüzeyinde çok kısa bir süre için bir kristal meydana geliyor ve tam bu anda bu kristalin resmini çekiyor.

Değişik yerlerden aldığı su örneklerini bu yöntemle incelediğinde temiz suların kristal yapısının çok düzgün ve hoş bir görüntü verdiğini, kirli suların ise kristal yapılarının çok kötü olduğunu tespit ediyor.

Araştırmalarını daha da ilerletiyor ve aynı suyu farklı iki cam şişeye koyuyor ve birinin üzerine “teşekkür ederim” diğerine ise “sen aptalsın” yazan bir etiket yapıştırıyor. Teşekkür ederim yazılı şişedeki su güzel altıgen kristaller oluştururken “sen aptalsın” yazılı şişedeki su da ancak kristal parçacıkları oluştuğunu görüyor. Böylece suyun verilen bilgiyi aldığı ve aldığı bilgiye göre niteliğini değiştirdiğini tespit ediyor.

Buradan yola çıkarak suya çeşitli bilgiler vermeye, onu dondurmaya ve kristallerini fotoğraflamaya başlıyor ve ilgi çekici sonuçlar elde ediyor. Suyun olumlu sözcüklere güzel kristal oluşturarak tepki verdiğini, sanki keyifli halini ifade etmek istercesine kristallerin bir çiçek gibi açıldığını, tersine olumsuz sözcükler gösterildiğinde kristal oluşmadığı gözlemliyor.

Örneğin suya mutluluk sözcüğü gösterildiğinde güzelce kesilmiş elmaslar gibi dengeli biçimleri olan kristaller oluşturuyor. Mutsuzluk sözcüğü ise bozuk ve dengesiz kristaller oluşturuyor. Aynı suya “aferin”, “çok kötü”, “hoşlanmak”, “hoşlanmamak”, “güçlü”, “güçsüz”, “melek”, “şeytan”, “barış”, “savaş” karşıt sözcük çiftleri gösteriyor ve su ancak kendisine olumlu sözcükler gösterildiğinde kristaller oluşturuyor.

Suya teşekkür ederim sözcüğünü hangi lisanda gösterirse göstersin benzer kristal yapıyla karşıyor. Buradan da sözcüğün değil onun taşıdığı olumlu yada olumsuz bilginin su üzerinde etkili olduğu sonucuna varıyor.

Suya sevgi ve minnettarlık sözcüğü gösterildiğinde o güne kadar elde edilen en güzel su kristali resmini elde ediyor.

Yapılan araştırmalar sonucunda suyun aldığı bilgiyi yansıtacak şekilde iyileştiği yada kötüleştiğini açığa çıkarıyor.

Emoto suyu çeşitli müzik parçalarına da maruz bırakarak oluşturduğu kristal yapıları da inceliyor ve güzel müziğin, güzel kristal yapılar sergilediğini görüyor.

Bu çalışmalar Emoto’ yu %70 i su olan insanların da aldığı bilgiden etkilendiği fikrine götürüyor. İnsanın özünün su olduğu düşünülürse, suyun niteliği kendisine verilen bilgiye bağlı olarak iyileştiğine yada kötüleştiğine göre, başlıca sudan oluşan biz insanlar içinde bunun doğal sonucu iyi bilgi almak olacaktır. Bu aldığımız bilgiyle bedenimiz daha sağlıklı hale gelebilecektir. Tersine olumsuz bilgi alındığında hasta olabiliriz

Emoto suyun Hado denen bir enerji biçimine karşı duyarlı olduğunu, suyun niteliğini ve su kristallerinin oluşma biçimini etkileyenin de bu enerji biçimi olduğunu söylemektedir.

Emoto aslında Hado terimiyle varolan her şeyin sahip olduğu titreşim enerjisi ni kastetmektedir

Hado tıbbının temel ilkeleri titreşim ve rezonans üzerine kurulmuştur. Bedenin çeşitli bölümlerindeki hücresel titreşimler değişik nedenler yüzünden bozulduğunda beden bir rahatsızlık yaşayabilmektedir.

Böyle bir durum meydana geldiğinde rezonans yapması için bozulmuş hücreye bir dışsal titreşim verilebilir, böylece hücrenin kendine özgü titreşimi yeniden sağlanmış olur. Kısaca Emoto Hado tıbbını böyle açıklamaktadır.

Emoto, Hado tıbbını alternatif olarak kullanarak klasik tıbbi yöntemlerle tedavi edilemeyen hastaları tedavi etmeyi başarmıştır.

Tüm bu çalışmaları yorumladığımızda %70 i sudan oluşan insanın çevresinden gelen bilgilerden kesin olarak etkilendiğini söyleyebiliriz. .Aynı düşünce bitki ve hayvanlar içinde geçerlidir.

Çevremize yaydığımız pozitif yada negatif enerji hem kendimizi hem de çevremizi etkiler. Negatif enerji yayan bir kişi etrafından yansıyacak negatif enerji ile sonuçta kendisi mutsuz olur. Eğer çok negatif elektrik yüklü bir kişi iseniz geri yansıyan bu negatif enerji sizi sarsmayabilir. Ancak geri yansıyan bu negatif enerji, negatif enerjilere daha az muafiyet taşıyan yakınlarınızı sarsabilir. Sizde dolaylı olarak onların üzüntüleri ile üzülürsünüz.

İnsan mutluluğu da mutsuzluğu da kendi yaratır. Negatif enerjinin yansıması, insanın negatif düşüncelerinin etrafından kendisine yansımasından başka bir şey değildir. İnsan kendi kazdığı kuyuya kendi ters duyguları ile düşer.

Kaynak: Dr.Erdener ILDIZ

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More