"Bir gün insan "virgül"ü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitlesince, düşünceleri de basitleşti.
Bir başka gün "ünlem isareti"ni kaybetti. Alçak sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya basladi. Artik ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu.
Bir süre sonra, "soru işareti"ni kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiç bir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne evren ne dünya, ne de kendi apartmanı umrundaydı..
Bir kaç yıl sonra "iki nokta üst üste isareti"ni kaybetti. Ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonlarına doğru elinde yalniz "tırnak işareti" kalmıştı. Kendine özgü tek bir düşüncesi yoktu. Son "nokta"ya geldiginde, düşünmeyi ve konuşmayı unutmus durumdaydı."
Bir başka gün "ünlem isareti"ni kaybetti. Alçak sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya basladi. Artik ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu.
Bir süre sonra, "soru işareti"ni kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiç bir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne evren ne dünya, ne de kendi apartmanı umrundaydı..
Bir kaç yıl sonra "iki nokta üst üste isareti"ni kaybetti. Ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonlarına doğru elinde yalniz "tırnak işareti" kalmıştı. Kendine özgü tek bir düşüncesi yoktu. Son "nokta"ya geldiginde, düşünmeyi ve konuşmayı unutmus durumdaydı."
A. Kanevski
0 yorum:
Yorum Gönder